Akcan Mir (Selçuklu'da Katun olmak)

Anadolu bacılarının “nefsine, aşına ve eşine dikkatli ol” öğüdü bulunmaktadır.**

Akcan Mir (Selçuklu'da Katun olmak)

Selçuklu tarihi kaynaklarda baba olarak, koca olarak, ağabey ya da kardeş olarak erkeğin;aynı şekilde anne olarak, eş olarak, kız kardeş olarak kadının birlikte bir yaşamı tüm zorlukları ile paylaşılması üzerine anlatılar bulunmaktadır.
Sanat eserleri incelendiğinde tıpkı kaynaklarda anlatıldığı gibi birbirine destek olan, bir cinsiyetin tek yönlü hakimiyetinin olmadığı tasvirlerle karşılaşılmaktadır. Sayısız minai, lüsterseramik tabak ve çinilerde Selçuklu eserlerindeki kadının, eşleri ile beraber, arkadaş grupları içinde ya da tek başına tasvir edildiği gözlemlenir. Bu tasvirlerde en çarpıcı olan özelliğin kadının birey değerinin korunmuş olmasıdır. Selçuklu kadının statüsünün korunması Selçuklu kültüründe erkeklerin de bu yöndeki tutumları ve görüşleri ile ilişkilidir.
Selçuklu tasvirlerinde kadın ve erkek figürlerin birbirine çok benzeyen fizyonomilerde yapılışı kabul edilen bir gerçekliktir. Kültürelaçıdan bu tavır toplum içinde cinsiyete göre bir tanımlamanın olmayışına bağlanabilir. Benzer fizyonomideki bu tasvirleri yaradılıştan gelen farklılıkların yok sayılması bağlamında değil kadın ve erkek şeklinde bir hiyerarşinin olmadığı anlamında değerlendirmek gerekir. Kıyafetlerin aynı derecede kaliteli ve işlemeli olduğu dikkati çeker.Selçuklu kadınları da ailesi için gelir edinmekte, onları korumak için ata binip ,silah taşımaktadır. . Anadolu bacılarının “nefsine, aşına ve eşine dikkatli ol” öğüdü bulunmaktadır.**
Bu öğüd bir anlamda kadın ile ilgili Selçuklu toplumunun zihniyetini formülize etmektedir. Selçuklu kadınından, birey olarak özgürlüğe ve kimliğe sahip olması ile bencillik arasındaki ayırımı yapması beklenilmektedir
Türk kadını (Hatun) protokolde hükümdarın yanındadır. İlk Müslüman Türk devletlerinde hanedan mensubu olsun olmasın Hatunların özel askeri birlikleri vardı. Hanedan mensubu Hatunlar ayrıca özel bir hazineye sahiptiler ve taht kavgalarında faal rol alırlardı. İranlı bürokrasinin etkili olduğu Selçuklularda ünlü vezir Nizamülmülk, Siyasetname’sinde kadınların siyasi ve askeri işlerden el çektirilmesi gerektiğini yönetime bildirdiğinde sözleri pek yankı bulmamıştır.İlk Müslüman Türk devletlerinde ve Osmanlılarda hatunlar ve hanım sultanlar önemli siyasi ve askeri nüfuza sahiplerdi. Selçuklu sultanı Tuğrul Beyin eşi Altuncan Hatun, daha Harzemşah sarayında iken cesaret ve kabiliyetiyle dikkatleri üzerine çekmiş, Selçuklu sarayına gelin gelmiştir. Altuncan, ata binen, kılıç kuşanan, askere komuta eden önemli bir Hatun idi. Bunun özel bir askeri birliği, hazinesi, özel bir idari teşkilatı ve maiyeti bulunmaktaydı. Tarihçi Abu’l-Farac, saltanatın bütün işlerini bu Hatun’un yürüttüğünü belirtmişti. Tuğrul Bey’in Bağdat’ta bulunmasını fırsat bilip isyan eden İbrahim Yinal’i bastırıp öz oğlu dahil şüpheli devlet adamlarını tutuklatan Altuncan, eşi sultan Tuğrul’u ve devleti güç durumdan kurtarmıştır. Altuncan Hatun, son nefesini verirken, eşine Halife’nin kızıyla evlenmesini vasiyet ettiği öne sürülür. Altuncan Hatun 1060 yılında vefat ettiğinde Tuğrul Bey, bu kahraman Türk kadınının ölümüne o kadar üzülmüştür ki cesedini tahnit ettirerek bir tabuta koydurtmuş başkent Rey’e getirerek burada defnettirmiştir.Eski Türklerde baş kadın yönetici unvanı İl Bilge, yerini zamanla Terken unvanına bırakmıştır. Hakanın hükümette ortağı anlamına gelen Terken/Türkan unvanı özellikle Karahanlılar, Harzemşahlar ve Selçuklularda çok sık kullanılmıştır. Terkenlerin de kendilerine özel iktaları, hazineleri ve askeri birlikleri bulunurdu ve yeri gelince askeri ve siyasi olaylara müdahil olurlar, saltanat işlerinde etkili olurlardı. Bunların başında Melikşah’ın eşi Terken Hatun gelirdi. 12 bin askeri bulunan Terken Hatun’un sadece eşi Melikşah’ın üzerinde değil veziri ve diğer devlet adamları üzerinde de nüfuzu vardı. Terken sultanlar, dünya melikesi unvanı ile de meşhurlardı. Harzemşah sultanı İl Arslan’ın eşi Terken Hatun da önemli nüfuz sahibi bir hatun idi. Alaaddin Muhammed Şah ile girdiği saltanat mücadelesini kaybeden Terken Hatun’un mühründe, “din ve dünyanın koruyucusu, Türklerin prensesi, bütün kadınların melikesi” ibaresi yazıldığı söylenir. Bu unvanlar dışında melike, büyük hatun, ulu hatun terimleri de kullanılmış, Osmanlı sarayında padişah eşi veya oğlu tahta geçen hatun, haseki sultan, sultan unvanı da kullanırdı ki bunların saraydaki nüfuzları Osmanlı kroniklerine geçmiştir.
Kadın Alplar
Türk sosyal hayatında kadının mevkiini idealize eden Dede Korkut Kitabı’nda kadın, evün dayağı (direği)’dır. Dede Korkut vs. Oğuznamelerde kadın alpların faaliyetlerinden genişçe söz edilmektedir. Türk dünyası destanlarında gördüğümüz tipler, alp karakteri taşırken, kadın kahramanların da erkeklerle eş değer olduğu görülmektedir. Batı Türklerinin sosyal hayatlarını, mücadelelerini ve dünya görüşlerini mükemmel bir kurgulama ve üslupla anlatan Oğuzname nüshaları içinde en önemlisi, yazılı kültür ortamının bir ürünü olduğunu düşündüğümüz Dede Korkut kitabıdır. Oğuz Türklerinin destanı olan bu eserde kahramanlık konulu öykülerde kadın en çarpıcı bir şekilde burada ön plana çıkmıştır. Burada Türk kadını, hanların, hakanların, cengaverlerin önünde saygıyla eğildikleri bir şeref abidesidir. Eserde yer alan temaların çoğunda önemli rolleri olan kadın, evini ayakta tutması ve savaşlarda aktif rol alması beklenir.
Alplar içerisinde ozanlar, şairler ve kadınlar da vardır. İslam kültür tabakası, Alpların İslam öncesi geleneklerini örtememiştir. Erkeklerde olduğu gibi kızlar da evlenmede binicilik, yiğitlik ve kahramanlık değerleri aranır. Kazan Bey Oğlu Uruz Bey’in esir olduğu destanında Burla Hatun, kılıç kuşanan, ata binen, korkusuzca düşmana karşı duran cesur bir ana ve eş olarak dikkat çeker. 16 yaşına gelen Uruz babası Salur Kazan’la beraber kafirle vuruşmaya gider. Ancak savaş sırasında düşmana esir düşer. Salur Kazan oğlunun bu durumundan habersiz eve döner. Eve tek başına dönen eşini gören Burla Hatun, oğlunu kurtarması için eşi Kazan’ı geri gönderir. Eşi de gidip dönmeyince Burla Hatun 40 ince belli kızı da yanına alarak eşini ve oğlunu kurtarmaya gider.**
Dede Korkut kitabında geçen Alp kadın tipine uygun örnekler içerisinde Banu Çiçek ve Selcen Hatun savaşçılık karakteri en üst seviyede olan kadınlardır. Bu iki kahraman kadın, hem cesaret ve güç timsali hem de nişanlısına sadık, vefalı bir sevgilidir.
Akcan Mir (Selçuklu'da Katun olmak)
Yararlanılan kaynaklar ;

Fotograf 1:Alaaddin Keykubat'ın annesi Ummühan hatunun hotozlu başlıgı (İbni Bibi'nin anlatımıyla tasarlanmış)T.C.Kültür ve Turızm Bakanllığı'nın Bir zamanlar Selçuklu sergisinden ..
Fotograf 2 ;Terken Hatun temsili
Fotograf 3-4;İzzeddin Keykavus'un eşi Raziye hatun temsili (savaşçı bir kadın)
Fotograf 5-6 ;Raziye Hatunun başlığı tasarlanmış.Birebir olmasada o döneme yansıltılmış
..Prf.Dr.Selahattin DÖĞÜŞ Kadın Alplardan Bacıyan-ı Rum'a Türklerde Kadın savaşçılar
..Osman Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresi, s. 206; M.A.Köymen, “Devlet Kuran Örnek Bir Türk Anası”, Milli Kültür, Sayı 1, s. 45; Köymen, Tuğrul Bey ve Zamanı, İst. 1976, s. 70.
..Muharrem Ergin, Dede Korkut Kitabı, Boğaziçi, İst. 2004, s.95.116

Fotoğraf açıklaması yok.

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, ayakkabılar

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi

Fotoğraf açıklaması yok.

http://akcan07.blogspot.com/