İnfaz Kanunu Değişiklikleri

I- İnfaz Kanunu Değişikliklerinin Getirebilecekleri

İnfaz Kanunu Değişiklikleri

 Prof. Dr. Ersan ŞEN

 

I- İnfaz Kanunu Değişikliklerinin Getirebilecekleri

1- Koşullu salıverilme süresinin 2/3’ten 1/2’ye indirilmesi önerilmekle birlikte; kasten insan öldürme suçunda (2/3’de) ve terör suçlarında (3/4’de) değişikliğe gidilmemesi, ancak mükerrirler ile cinsel suçlar ve uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti suçları ile örgütlü suçlarda koşullu salıverilme süresinin 2/3’e indirilmesi düşünülmektedir. Kasten insan öldürme suçları, TCK m.81, 82 ve 83 olarak gösterilmelidir. Bu noktada, kasten insan öldürme suçuna teşebbüs ile kasten insan yaralama arasında infaz bakımından ciddi fark ortaya çıkabilecektir.

a) Mükerrirler, yani tekrar suç işleyenler açısından 3/4 infazın 2/3’e çekilmesi isabetli olmayacaktır. Tekrar suç işleyenin infazı ağır olmalı ve suç işlemeyi alışkanlık veya meslek haline getirenlerin de infazı ağır olmalı; hatta tekrar suç işleme ihtimalleri ortadan kaldırılmadan, tutulacakları iyileştirme merkezlerinden salıverilmemeleri sağlanmalıdır.

b) “Terör suçları” kavramının ne olduğu ve hangi suçlardan oluşacağı net olarak belirtilmelidir. “Terör suçu” denildiğinde, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nda sayılan suçlar gündeme gelmektedir. Ya sayma metodu ile terör suçları belirtilmeli veya istisna yöntemi ile bu tespit yapılmalıdır; ancak istisna yöntemi risklidir, çünkü Anayasa Mahkemesi iptal kararı verdiğinde hiç düşünülmeyen bir suçun infazı da hafifleyebilir. Bu sorun, “3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 3 ve 4. maddeleri ile Kanunun diğer maddelerinde sayılan suçlar” ibaresine yer verilmek suretiyle çözülebilir. Bununla birlikte; terör suçları kapsamında görülen örgüt üyeliği ve üyesi olmadığı örgüte yardım suçlarının infazında hafifletmeye gidilmesi gündeme gelirse, bu suçlar yönünden ayrı düzenleme yapılması gerekecektir.

2- Denetimli serbestlik uygulaması ile gündeme gelen cezasızlık algısının ortadan kaldırılması isabetli olacaktır. Yeni düzenleme; toplam hapis cezası 15 yılı geçenlerin infazını azaltırken, 15 yılın altında kalanların aleyhine olacaktır. Bu değişiklikte isabet olduğu düşünülmelidir, çünkü 18 ay hapis cezasına mahkum edilen bir hükümlü hiç ceza infaz kurumunda kalmadan dışarıda kalabilmektedir. Önerilen düzenleme, 18 ay hapis cezasına mahkum edilen bir kişinin, koşullu salıverilme için ceza infaz kurumunda geçirmesi gereken 9 ayının 4/5’ünü içeride çekmesini sağlayacaktır.

Esasen denetimli serbestlik müessesesinin ve hatta hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının da kaldırılmasında isabet vardır. Ceza İnfaz sisteminin sadeleştirilmesi; bir taraftan kapalı cezaevlerinin doluluğunu azaltırken, diğer taraftan da toplumda cezasızlık algısına yol açmamalıdır. Yeri gelmişken, “cezasızlık algısı” en tehlikeli olandır. Hakkında verilen hapis cezasının infaz edilmeyeceğini bilen kişiler ve cezaların caydırıcılığından korkmayanlar suç işleme kararlılıklarını sürdürecektir. Böylece; Ceza Hukukunun yalnızca kefaret ediciliği/ödeticiliği değil, uslandırıcılık ve caydırıcılık fonksiyonları da zarar görecektir. Ceza Hukukunda en tehlikeli olan, suç ve cezalara olan toplumsal inancın azalması veya kaybolmasıdır. Doğru olan ise; suç sayılan bir fiili işleyen kişinin hak ettiği ceza ile cezalandırılıp, cezasını çekmesinin sağlanmasıdır. Tüm bunlarda amaçlanan, suçların işlenmeden önlenmesidir. Zaten cezaların uslandırma ve caydırma fonksiyonları, suç işlenmesinin önlenmesi maksadına hizmet etmektedir.

3- 671 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 32. maddesi ile kabul edilen geçici infaz düzenlemesine benzer bir yöntemin bu infaz değişikliğinde de uygulanacağı; muhtemelen sürenin 1 Ocak 2020 (bu tarih hariç) kabul edileceği, yani bu tarihe kadar suç işleyenlerin kapsama alınacağı, ancak hangi suçların kapsama alınacağının belirtilmesi yönteminin benimsenmesinin isabetli olacağı, aksi halde seçilen istisna metodu ile Anayasa Mahkemesi tarafından istisna gösterilen suçların iptaline, yani madde metninden çıkarılmasına karar verilerek, bu düzenlemenin genişleyebileceği, bu nedenle suçları istisna etmek yerine, hangi suçların kapsama gireceğinin yazılmasında isabet olacağı, fakat bu konuda sayma ve sıralama yönteminin de zor olabileceği, eğer istisna yöntemi uygulanacaksa bu tercihin iyi yapılması gerektiği, aksi halde kanun koyucunun kapsam dışı tuttuğu suçları işleyenlerin de serbest kalabileceği, örneğin, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ile cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçların ve buna ek olarak kasten insan öldürme suçlarının maddeleri sayılmak suretiyle (TCK m.81, 82, 83 olarak) istisna getirilmesinde isabet olacağı tartışmasızdır. 671 sayılı KHK’nın 32. maddesinden farklı olarak; bu defa denetim süresinin 2 yıl değil, geçici olarak 3 yıla çıkarılacağı ve bazı özel kişiler yönünden daha uzun tutulacağı anlaşılmakla birlikte, bazı özel durumlarda denetimli serbestlikte süre sınırının kaldırılacağı, fakat getirilmesi düşünülen “60/altmış yaş” kriterinin isabetli olmadığı görülmekle, tıbbi raporları bulunan ve sağlık sorunları yaşayan “60/altmış yaş altı” hükümlülerin de kapsama alınmasında isabet olacağı dikkate alınmalıdır. Belirtmeliyiz ki; geçici madde kapsamına giren hükümlüler yönünden henüz açık ceza infaz kurumuna geçme hakkının elde edilmemesinin önemi olmayacak ve bu şart denetimli serbestlik bakımından aranmayacaktır. Teklife göre; toplam 6 yıl hapis cezasına hükümlü bulunan kişi, cezasının yarısını koşullu salıverilmede çekeceğinden, işlediği suçun niteliğine ve suç tarihinin 1 Ocak 2020 tarihinden önce olmasına bağlı olarak kalan 3 yılını denetimli serbestlikte çekecektir.

4- Özel infaz usullerinin kapsamının genişletileceği, bugüne kadar kötü ve nerede ise otomatik olarak uygulanan “iyi hal” müessesesinin tespitinin hükümlüler yönünden daha ciddi yapılmasının sağlanacağı, esasen buna ihtiyaç olduğu, aksi halde herkesin iyi halli sayılıp denetimli serbestlik ve koşullu salıverilme ile cezaevinden çıkabildiği, bu nedenle getirilecek düzenlemede isabet olduğu sonucuna varılmalıdır. Ancak belirtmek gerekir ki; iyi ve ayrıntılı düzenleme getirmekten daha önemlisi, onun uygulanabilmesidir. Uygulama; iyi, doğru ve amaca uygun yapılmadıkça, hangi düzenleme getirilirse getirilsin fayda sağlamayacaktır.

5- Müstakil infaz hakimliğinin kurulması önemlidir. Uygulamada; sulh ceza hakimliği veya asliye ceza mahkemesi gibi bir infaz hakimliğinin olmadığı, İnfaz Hukukunun hukuk fakültelerinde hiç okutulmadığı veya seçmeli ders olarak okutulduğu, bu nedenle az bilindiği, cezanın infazında yaşanan sorunların çözülemediği, bunun da Ceza İnfaz Hukukuna zarar verdiği dikkate alındığında, bu konuda yetişmiş hakim, cumhuriyet savcısı ve avukatlara ihtiyaç olduğu tartışmasızdır.

Devamı Linkte

https://www.hukukihaber.net/infaz-kanunu-degisiklikleri-makale,7576.html