İnsan Kaynaklarında Dijital Dönüşüm

İnsan Kaynaklarında yaşanan değişimi İK 4.0 olarak tanımlıyor

İnsan Kaynaklarında Dijital Dönüşüm

Günümüz dünyasında sektör ve boyuttan bağımsız olarak tüm şirketler, yoğun bir şekilde dijitalleşme sürecini konuşuyor. Geleneksel olan her şey değişip, dönüşürken teknolojideki gelişmelerin hemen her iş kolundaki etkilerinin muazzam boyutlara ulaştığı bir gerçekliği deneyimliyoruz.

Endustri 4.0 dijital dönüşüm dinamiklerinden yola çıkarak geleceğin akıllı üretim ekonomisini doğururken, İnsan Kaynaklarında yaşanan değişimi İK 4.0 olarak tanımlıyor ve işe alımlarda dijitalleşmenin etkilerini net bir şekilde gözlemliyoruz. Geleceğin İK’sını şekillendireceği düşünülen işe alım trendlerini incelediğimizde ise en çok sanal gerçeklik, yapay zekâ, oyunlaştırma ve sosyal medya gibi anahtar sözcükler ön plana çıkıyor. Gelin bu terimleri biraz daha yakından inceleyelim.

Yeni dönemde okyanus aşırı bir ülkede olsa dahi sanal gerçeklik sayesinde işverenler görüştüğü adaylara ofislerinde sanal olarak gezinme imkanı sağlayabilirken, iş başvurusunun ve mülakatın farklı aşamaları için kullanılan oyunlaştırma tekniği sayesinde işe alım yapılabiliyor. Sosyal medya ise işverenlerin en iyi adayları bulmak için kullandığı ve potansiyel yeteneklerin test edilebildiği oldukça önemli bir platform.

Peki sosyal medyadan oyunlaştırmaya kadar teknolojinin kullanıma sunduğu farklı birçok iletişim tekniğini kullanan insan kaynakları, dijital dönüşümün neresinde?

Günümüzde insan kaynakları çatısı altında dijital dönüşümü sıklıkla işe alım, yetenek yönetimi, esnek çalışma yöntemleri, bilginin erişilebilirlik hızı ve zamanın etkili kullanımı gibi konularda kullanıyoruz. Orta vadede nörobilimin de katkısıyla mülakatlarımızda göz bebeklerimizin incelendiği, sesimizin tonunun dinlendiği ve dürüst beyanlarda bulunup bulunmadığımızın analiz edildiği bir süreç içerisinde yer almamız kaçınılmaz olacak gibi görünüyor.

Bu noktada sadece insan kaynakları değil tüm sektörlerin dijital dönüşümü orta ve uzun vadeli stratejik planlarına dahil etmeleri ve konuyla ilgili çalışanlarına eğitim vermeleri oldukça önemli. Teknolojik yatırım yapıp insan kaynağını ve süreçlerini paralel şekilde geliştirmeyen şirketlerin yatırım dönüşlerinin etkili olması düşünülemez.

Toplum filozofu yazar Eric Hoffer’in, “Değişim çağında ‘Öğrenenler’ dünyayı ele geçirecek ‘Her şeyi bilenler’ ise artık var olmayan bir dünyaya ait bilgileriyle baş başa kalacaklar.” sözü de bu durumu gayet iyi özetliyor.

Son Söz: Dijital transformasyon, bilgi teknolojilerinin sunduğu yenilikler doğrultusunda, teknoloji ve iş süreçleri boyutlarında yaşanacak bütüncül bir değişimi ifade etse de; insanın rolü şüphesiz ki hala çok önemli olacak. Yeni dönemde bilişsel zekasının yanı sıra duygusal zekasını da her boyutta devreye alabilen, temel insani değerlere bağlı ve değişimi doğru anlayıp bunun gerektirdiği adımları atabilen insanların iş gücünde de özel yaşamlarında fark yaratan bir deneyim yaşayacağını göreceğiz