Yeni bir ‘milat’: Covid-19

Yeniden ‘biz’ bilinci

Covid-19’un yarattığı pandemi sürecinde, bazı değerlerin insanlar üzerine etkisinin arttığının bazılarının ise azaldığının farkındayız hepimiz. Ancak her birinde dikkat çeken bir ortak nokta mevcut. O da ‘ben yerine biz’ düşüncesinin yeniden yükselişe geçmesi. Ki araştırma sonuçlarından elde edilen verilere göre çevreye saygı, yardımseverlik ve toplumsal huzur değerleri bu dönemde artış gösterirken; insanların statü ve mülk edinme isteği azalma meydana geliyor.
Sürecin ilk zamanlarında tartışılan ve eleştirilen stoklama davranışının yerini ise yardımlaşmanın aldığını söyleyebiliriz. Bir kaygı sebebiyle devreye giren stoklama isteğini ya da gerçekleştirilen davranışı, bugün ve gelecekte sürdürmeyeceğimiz aşikâr. Araştırma sonuçları da benzer şekilde katılımcıların yüzde 66’sının evde yiyecek stokladığını ama bunu yüzde 47’sinin bunu ilk kez yaptığı olduğunu aktarıyor.

Hijyen ve sağlık ön planda

Salgın ile birlikte hayatımıza giren sosyal mesafe kavramı bazı değerlerimizi sorgulattı ancak nazik bir eylem olarak gördüğümüz sarılma, tokalaşma ve kucaklaşma gibi eylemlerin yerini ne yazık ki zorunlu mesafe tercihleri aldı. Katılımcıların yüzde 50’si ilk kez salgın sebebiyle tanıdığı biriyle el sıkışmadığını ifade ederken bugün yüzde 95’imiz hiçbir şekilde el sıkışma, sarılma ve kucaklaşma eylemlerine sıcak bakmıyoruz.
Bunlara ek virüsten korunmanın en etkili yolu olarak bilinen hijyeni sağlamak adına ev içi/dışı pek çok davranışımızı da yeniliyoruz. Endişelerimiz ise el yıkama şeklinde varlığını gösteriyor. Katılımcıların yüzde 99’u ellerini sık sık yıkadığını ifade ederken yıkadığımız tek şeyin ellerimiz olmadığını da görüyoruz. Eve verilen siparişlerden tutun da market alışverişine kadar, eve alınan her paket yıkanarak da silinerek yerine yerleştiriliyor. Bu hijyen arayışı, yüzde 91 oranında karşılık buluyor ve yüzde 9’luk kesim ise bir başka çözüm tercih ettiğini ekliyor.
Elbette virüsün etkisinden korunmanın tek yolu hijyen değil! Düzenli sigara içenlerin risk altında olduğu iddia edildikten sigara tüketenler açısından bazı değişimler yaşandı. Her gün düzenli olarak 3 sigaradan fazla sigara içenler yüzde 30’a ulaşmışken, salgın sürecinde yüzde 24’lere geriledi. Sebepleri arasında en dikkat çeken faktörü ise sağlık endişesi oluşturuyor.
Normal zamandan çok daha az sigara içtiğini söyleyenlerin oranı yüzde 66 iken aksine sigara tüketiminin giderek arttığını ifade eden yüzde 30’luk bir kesim daha var.

Hayat gerçekten eve sığıyor mu?

Modern yaşamın öğretileri gereği çoğu insan zamanı daha doğru yönetmek adına pek çok becerisini kaybetmişti. Tüketici odaklı pazarlama anlayışı da insanlara daha fazla zaman kazandırmak adına hızlı ve yenilikçi çözümleri tercih etti. Ancak salgın süreci kendi kendimize yetme, kendi düzenimizi sağlama adına birçok deneyimin gerekliliğini hissettirdi. Son yıllarda giderek artan DIY (do it yourself) kavramını kendi yapabileceklerimizin sınırını çizdi adeta ve dışarıda yemeği ya da eve yemek söylemeyi, kişisel bakım ihtiyaçlarımızı bir başkasına görev atamayı bıraktık. Evde yemek yapmaktan ziyade ekmek yapmaya kadar giden yeni deneyimler, bizlere hayatın eve sığabileceğini gösterdi. Katılımcıların yüzde 94’ü salgın dönemi boyunca yemeklerini evde kendi yaptığını ifade ederken; yüzde 35’i neredeyse ilk kez evde yemek yapmak zorunda kaldı. Dışarıdan ekmek söylemek yerine evde ekmek yapmayı tercih edenlerin oranı da azımsanacak gibi değil. (Yüzde 58)
Yemek dışında bir de temizlik var tabii. Katılımcıların yüzde 94’ü evde temizlik yaptığını belirtiyor ancak yüzde 31’lik kesim ilk defa salgın döneminde bunu deneyimlediğini ekliyor. Manikür, pedikür gibi kişisel bakım ritüellerimiz aksamıştı zira uzunca bir dönem kuaför/berber hizmeti sağlanamadı. Bu ihtiyacın karşılanmasında insanlar kendi becerilerini devreye soktu ve katılımcıların yüzde 87’si kişisel bakım ihtiyaçlarını evde kendi başına tamamladı. Kendi saçını kendi kesenlerin oranı da dikkatlerden kaçmıyor elbette. Neredeyse katılımcıların yarısı diyebileceğimiz bir rakamla evde kendi saçını kesenlerin oranı yüzde 45’lere ulaştı. Peki eve sığan bunca şey, tüketici davranışlarını ve alışveriş sürecini nasıl etkiledi?

Araştırmadan elde edilen verilere göre katılımcıların yüzde 94’ü online alışverişi tercih ederken, yüzde 30’u ilk defa ve normal döneme göre daha sık olarak online alışveriş platformlarına ihtiyaç duydu. Yeni normallerimizden biri olarak hayatımıza giren ‘dokunmama’ eylemi ise burada da kendini gösterdi. Kısacası tüketici davranışlarında dikkat çeken bir diğer değişiklik de temassız alışveriş oldu.

Online yaşam deneyimleri

Pandemi sürecinde dahi işe gidip gelmek zorunda olan yüzde 35’lik kesime ek, yüzde 65 oranında katılımcı evden çalışma düzenine geçtiğini belirtiyor. Online platformlarla toplantılara katılanların oranı yüzde 60’ları aşıyor ve çalışma düzenine ek olarak, hayat evde sığdığı kadar ekranlara da sığıyor. Kültür-sanat etkinlikleri her alanda karşımıza çıkan online deneyimlere dönüşürken katılımcıların yarısı bu tür etkinlikleri kaçırmıyor. Birçok müze ve sergi dijital arşiv sunarken online müze ve sergi gezenlerin sayısı ne yazık ki beklentinin altında kalıyor. Belki yeni normale göre yüksek bir rakam diyebiliriz ancak yalnızca %42’lik bir kesim online sergi/müze deneyimi elde ettiğini belirtiyor.

Kısacası insan yine kendi tercihleriyle birilerini ve bir yerleri dönüştürmeye devam ediyor. Ve bizler de değişimin zorunluluğunu bir kez daha hissediyoruz. Yeni normallerimizin daha normal olacağını umuyor ve en kısa sürede normal sağlık standartlarına erişebilmeyi diliyoruz. Tüm dünya insanları adına…

Araştırma Künyesi: Covid-19 kapsamında yapılan araştırma, Türkiye’nin 12 bölgesinde 74 ilde yaşayan 24 yaş ve üzeri 1905 kişi ile 30 Nisan-2 Mayıs tarihleri arasında online görüşme tekniği kullanılarak gerçekleştirilmiştir.