Kızılderililerin aşiretlerine alıp isim verdikleri tek Türk bakan
İşte Çağlayan’in ağzından yaşadıklarının ilginç hikayesi…
Efsane Dışişleri Bakanlarından İhsan Sabri Çağlayangil, 1956 yılında Bursa Valisi iken gittiği ABD’de bir Kızılderili kabilesini ziyaret eder. Türk olduğunu öğrenince Çağlayangil’i aşirete kabul eden Kızılderililer ona “Büyük Birader” ismini verirler… İşte Çağlayan’in ağzından yaşadıklarının ilginç hikayesi…
Derleyen: Erman Çimen
1950 yıllarında Amerikalılar kendi alanlarında inceleme yapsın diye, çiftçilerle ilişkileri iyi olan Türk Tarım Bakanlığı yöneticilerini, sık sık ABD’ye çağırırlar. Onlara aylarca kendi kuruluşlarını gösterir, oralarda öğrenilenleri n de Türkiye'de uygulandığı sanılırdı.
İnceleme yapmak üzere davet edilen tarımcılar arasına ilk defa 1956 yılında valiler de katıldı. ABD’ye giden valilerin arasındaki dönemin Bursa Valisi İhsan Sabri Çağlayangil’in gezide ilginç bir olay başına geldi.
O dönem bölgedeki Kızılderililer'in kendi dillerince ad taktıkları ve aralarına kabul ettikleri insanların sayısı nadirdir. Hele bu Çağlayangil'in girdiği Chippewa kabilesi olursa...
İşte Çağlayangil’in ağzından yaşadıklarının o ilginç hikayesi:
“1956 da Bursa Valisi iken, bir inceleme için bizi Amerika’ya göndermişlerdi. Kızılderilileri merak ettim. Mevcutlarını sordum. 400 bin kişi dediler. “Hepiniz bu kadar mısınız? Daha çok olmalısınız?” dedim. Tabii bu sorunun cevabını Amerika’da almak, Amerikalıdan almak mümkün değildi.
Beni o zamanlar Missisipi Nehrinin membasında “Chippewa” aşireti diye bir Kızılderili aşiretine götürdüler. Bu Kızılderili aşireti Kızılderili olmadığı halde, o güne kadar beş kişiye Kızılderili ismi vermişler. Beni de Kızılderililiğe davet ederek aşiretlerine kaydedip, “Çiçu İsuya” ismini verdiler.
Sordum nedir bunun manası diye; dediler ki: “Büyük Birader.”
Bir merasim yaptılar. Bana geyik derisinden bir elbise giydirdiler ve meşhur tüylü başlıklarını takarak bir tören yaptılar. O zamanlar 80 yaşında olan ve iki üniversite bitirmiş bir aşiret reisi vardı. Törene gelmiş olan Amerikalılara dedi ki:
“TÜRK MEDENİYETİ BİZDEN ÜSTÜNDÜ”
“Bu memleket bizimdi, siz bizden zorla aldınız. Zulmederek aldınız. Fakat bir şikayetimiz yoktur. Çünkü bu memleketi dünyanın en medeni, en çağdaş yurdu haline getirdiniz. Ama bu ülkeyi bizden aldığınız sıralarda, bizim medeniyetimiz sizden çok üstündü. Fakat bugün aşiretimize kabul ettiğimiz Valinin mensup olduğu millet o zamanlar bizimkinden de ileri bir medeniyet seviyesindendi. . Gerçekte Türk medeniyeti bizden de eskidir. Yaşı küçük de olsa biz bu Türk valisine, ‘Büyük Birader’ ismini bu yüzden verdik. Kutlu olsun!” Ben çok duygulandım ve mukabelede bulundum.
“ARTIK OY KULLANMA VE KIZLARIMIZDAN BİRİYLE EVLENME HAKKINA SAHİPSİNİZ”
Tören bitince Reis beni yanına alarak çayırda yürümeye başladı. “Bugünden itibaren Chippewalısınız. Bu yeni sıfat size bazı yükümlülükler getirir. Ben ölünce yeni reis seçilecek. Siz de 'birinin şefi' sıfatıyla oy kullanmak hakkına maliksiniz. Sizi yönetimle ilgilenmeye davet ediyorum. Bunlar işin külfet tarafı. Nimet yönü de var. Fırsat elverirse
'Zon'da gördüğünüz güzel kızlardan biriyle evlenebilirsiniz. Biz aşiretten olmayanlara kız vermeyiz. Siz kabilemize girmiş bulunuyorsunuz” dedi. Gülüştük, kendisine teşekkür ettim…
“BİZİM KİLİMLERİMİZ, BİZİM KAPLARIMIZ, BİZİM CEZVELERİMİZ”
Daha sonra beni bir Kızılderili müzesine götürdüler. Gördüklerime hayret ettim. Bizim kilimlerimiz, bizim kaplarımız, cezvelerimiz, hatta Anadolu’da yün eğirmek için kullanılan bizim iğlerimiz. Ben şaşkınlıkla “bunlar bizim” dedim.
Adam gülerek, “Biz büyük hicrette, Orta Asya’dan Alaska’ya oradan da buraya gelmişiz. Baykal Türkleri olduğuna ait bir iddia var“ dedi. Adamın yüzüne baktım, gerçekten bizim gibiler, Amerikalıya benzemiyorlar.
Ben bir defa daha gurur duydum. Türkün cihana nasıl yayıldığını gözlerimle gördüm.
Meğer bizi onlar kendi kökleri olarak görüyorlarmış.
Kaynak: İhsan Sabri Çağlayangil – Anılarım kitabı
İhsan Sabri Çağlayangil kimdir?
İhsan Sabri Çağlayangil (1908, İstanbul - 30 Aralık 1993, Ankara), Türk siyasetçi. 1965-1971 ve 1975-1977 arasında Dışişleri Bakanlığı, 1979-1980'de Cumhuriyet Senatosu başkanlığı ve Cumhurbaşkanı vekilliği yapmıştır. Kendi yazmış olduğu anılarında memleketini Değirmenboğazı, Manyas olarak belirtmiştir. İstanbul (Erkek) Lisesi mezunudur. 1932'de İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Emniyet Genel Müdürlüğü'nün çeşitli kademelerinde görev yaptı. 1937 yılında Dersim Harekatı'nın sonuçlanmasının ardından kurulan mahkemede idama mahkûm edilen sanıkların infazını düzenlemekle görevlendirildi.
1945'te Ahlat kaymakamı, 1948'de Yozgat, 1950'de Antalya, 1953'te Çanakkale, 1954'te Sivas valisi oldu. Aynı yıl getirildiği Bursa valiliği görevini 1960'a değin sürdürdü. Memleketi olduğu için Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın özel önem verdiği bu valilik nedeniyle Demokrat Parti hareketinin önemli isimlerinden birine dönüştü. 27 Mayıs İhtilali’nden sonra tutuklanarak önce Yassıada, ardından Balmumcu'da hapis yattı. Yargılanmadan 6 ay sonra serbest bırakıldı.
1961'de siyasete atılarak, Adalet Partisi'nden Bursa senatörü seçildi. 20 Şubat 1965'te Suat Hayri Ürgüplü başkanlığında kurulan koalisyon hükûmetinde çalışma bakanı oldu. 1965 genel seçimlerinin ardından kurulan Demirel hükûmetinde dışişleri bakanı olarak görev aldı. Görevi sırasında çok iyi bilmediği diplomasi dünyasına hızla alıştı, komplekssiz kişiliği ve bilmediği konularda dışişleri personeline tam güveniyle başarılı bir bakan oldu. Hükûmetin 12 Mart 1971 askerî müdahalesi üzerine istifa etmesiyle, bu görevden ayrıldı. 12 Mart döneminde senato üyeliğini ve AP içindeki etkili konumunu sürdürdü.
Mart 1975'te Demirel'in kurduğu I. Milliyetçi Cephe hükûmetinde gene dışişleri bakanlığı görevine getirildi. 5 Haziran 1977 genel seçimlerinden sonra kurulan Cumhuriyet Halk Partisi azınlık hükûmetinin güvenoyu alamamasından sonra Temmuz 1977'de Süleyman Demirel başkanlığında oluşturulan II. Milliyetçi Cephe hükûmetinde de aynı görevi üstlendi. Aralık 1977'de hükûmetin bir gensoruyla düşürülmesine değin bakanlık görevini sürdürdü. Ekim 1979'daki ara seçimlerden sonra Cumhuriyet Senatosu başkanlığına seçildi. 6 Nisan 1980'de görev süresi dolan Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'ün yerine cumhurbaşkanlığı görevine vekalet etti.
12 Eylül 1980 askerî müdahalesi sonrası 1982 Anayasası'nın geçici 4. maddesi ile 5 yıllık siyaset yasaklıları arasına giren Çağlayangil, Mayıs 1983'te siyasal partilerin kurulmasına izin verilmesinden sonra Büyük Türkiye Partisi'nin (BTP) kuruluşunda rol oynadı. Partinin Millî Güvenlik Konseyi kararıyla kapatılmasının ardından bazı eski AP'li ve Cumhuriyet Halk Partisi üyesi politikacılarla beraber 1 Haziran 1983-30 Eylül 1983 arasında Zincirbozan'da (Çanakkale) gözetim altında tutuldu. 6 Eylül 1987'de yapılan referandum sonunda siyaset yasağı kalktıktan sonra Doğru Yol Partisi (DYP) Genel İdare Kurulu üyeliği yaptı. Kasım 1990'da aktif siyasetten ayrıldığını açıkladı. 30 Aralık 1993'te Ankara'da yaşamını yitirdi.